"İnsanlar reklamları okumaz. İnsanlar sadece ilgilerini çeken şeyleri
okur ve ilginç gelen şey bazen bir reklam olur!"
Howard Gossage 1954 yılında reklam dünyasına ilk adımını attığında 36  yaşındaydı.
Bu küçük ayrıntı Amerika ve dünya reklamcılığını biçimlendiren  birkaç büyük isimden biri kabul edilen Gossage’nin reklamcılık öyküsünü  özetliyor aslında...
“Yapabileceğim başka bir iş olmadığı için reklamcılık işine  girdim.” Gossage’ın meslekle ilşkini en iyi anlatabilecek sözcük  medcezirdir herhalde, ceziri ağır basan bir medcezir....
Gossage reklamcılığı sevmiyordu hatta nefret ediyordu fakat bu  nefrete büyük bir tutkunun eşlik ettiğini söylemek de yanlış olmaz.
Reklamcılığı dönüştürmek için sürekli yenilik peşinde olmasına,  diğer reklamcıları bu mesleği doğru bir şekilde yapmaları için sürekli  olarak uyarmasına, reklamcılıkta edindiği tecrübeleri geleceğin  reklamcılarıyla paylaşmak için Avrupa’ya gidip üniversitede reklamcılık  dersi vermesine bakıldığında bu tutkusunu apaçık şekilde görmek  mümkündür.
Jay Levinson’un ‘ilk gerilla’ diye andığı Gossage temelde  reklamcılıktan değil onun yapılış şeklinden rahatsız oluyordu:
“Söyleyecek iyi bir sözünüz olduğununda ne bunu çok sayıda  insana söylemek zorunda kalırsınız ne de sık sık tekrarlamak zorunda.  Sözünüz yeterince ilginçse bir kere söylemek yeterlidir, yavansa bir  kere söylemek bile fazla olabilir.”
“Donanmadan beri ikisi hariç girdiğim her işten ya kovuldum ya  da çok kötü bir şekilde ayrıldım. Kendi işimi yapmamın nedeni bu.”
Gossage’ın etkileri meslek yaşamına da yansıyan delişmen ve özgür  ruhu çok renkli geçen bir hayatla şekillenmişti. 30 Ağustos 1917’de  Chicago’da doğan Howard LUCK Gossage Kansas City Üniversite'sini  bitirdikten sonra İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan donanmasında  savaş pilotluğu yaptı.
Savaşın ardından iki yıl boyunca San Francisco’da bulunan KLX  adlı bir radyo istasyonunun promosyon müdürlüğünü yaptı. Daha sonra  sosyoloji doktorası için Avrupa yollarına düşen Gossage dönüşünde de  çeşitli işlerde çalıştıktan sonra küçük bir ajans olan Wheeler &  Staff’ta reklamcılıkla tanıştı. Burada kısa sürede yükselmesine karşın  ajansın Cunningham & Walsh tarafından satın alınmasından  sonra işinden ayrıldı.
Tüm bu tecrübelerinden sonra ancak kendi patronluğunda rahata  ereceğine inanan Gossage
Weiner ile birlikte Weiner ve Gossage ajansını kurdu.
1963’te ajansın tüm hisselerini satın alarak Joe Weiner ile  plan ortaklığa son verdi ve ismi daha sonra gelmiş geçmiş en büyük art  direktörler arasında sayılacak olan Robert Freeman ile  işbirliğine yöneldi. Bu arada adını The Shade Tree Corparation  olarak değiştirdiği ajansını çeşitli disiplinler altında yeniden  örgütledi.
Gossage mecraların ağzına kadar reklamla doldurulmasına her tarafa  reklam serpiştirilmesine şiddetle karşı çıkıyordu. Ona göre mecralar  öncelikle bize, yani okurlara ve izleyiciye aitti. Aksi yöndeki her  davranışın reklamın gücünü azalttığını düşünüyordu.
Gossage bu iddasını desteklemek için sık sık ‘hot dog’  anolojisinden yararlanırdı: “ Hot dog güzel bir şeydir ama insanların  stada gitmesinin nedeni hot dog değildir. İnsanlar stada maç izlemeye  gider ama buradayken neden bir hot dog yemeyeyim diye düşünürler.”
Billboardlar reklam müzesine kalkmalı
Ona göre bir mecra yalnızca reklam mesajları veremezdi veya  vermemeliydi. Öncelikle insanlara doğrudan hitap eden bir içerik  sunmalı, ardından bu içeriğe reklam mesajı ilştirilmeliydi.
Gossage’ın ütopyası reklamla içeriğin birbirine karışmadığı ve çok  fazla reklam yayımlanmayan bir dünyaydı.
Küçük reklam verenler büyük riskler
Gossage kendine büyük paralar kazandıracak müşterilerden ziyade  birlikte risk alabileceği, kampanyalara heyecan ve zevk katabilecek  reklamverenle çalışmaktan yanaydı.
Buna en sağlam delilse DDB ile birlikte girdikleri ve sonunda  kaybettikleri Volkswagen Beetle konkurunda yaptığı final  prezentasyonudur.
Gossage Volkswagen’ın üst düzey yöneticileri karşısında ve kendisine  milyonlarca dolar kazandırabilecek ya da kaybettirebilecek bu  prezentasyonda herkesi şaşkına çeviren şu sözleri sarf etmiştir:
“Yıllardır sizin arabanızı kullanıyorum. Küçük ama çok harika  bir araba ve bence reklama ihtiyacı yok”
İmaj hiçbir şeydir!
Gossage’nın müşteri seçimindeki bir diğer kriter müşterinin imajdan  ziyade kimlikle ilgilenmesiydi.
“Gerçekten en olduğumuzu yansıtan kimliği, diğer insanlara nasıl  görünmek istediğimizle ilgili bir şey olan imaja tercih ederim.”
Gossage ürünün gerçek kimliğini yansıtan ilanlar hazırlamayı  gerçeğe dayanmayan algılar yaratmaya tercih ediyordu!



Anguilla’nın bağımsız bir ülke olarak tanınmasını sağlamak gibi inanilmaz başarılara imza atan Gossage gerçeğiyle bizleri buluşturan bu güzel yazı için teşekkürler!
Yorum Gönder