Bu hayat benim CV'mde güzel durmaz ama! (Ona da Resume derler ama neyse!)

Okuldan mezun oldun, heyecanlısın. Biliyorum, dünyayı değiştireceksin. Fight Club izlemişsin, Ayn Rand okumuşsun. Tamam diyorsun ben bu dünyayı değiştiririm. Dur bak ben ne yapıyorum şimdi. Başlıyorsun çalışmaya bir bankada, bir şirkette ne biliyim bir reklam ajansında. Çok mutlusun, bir şeyler kazanıyorsun, insanlar yavaş yavaş seni ciddiye almaya başlıyor. Kendini bir şey zannediyorsun. Zannet zaten, sen bir şeysin(!). Sabahlara kadar çalışıyorsun. İş güç derken yıllar geçiyor. Terfi alıyorsun. Mutlusun, çalıştım, kazandım diyorsun. İşyerinden ya da benzeri bir işyerinden bir kadınla evleniyorsun, çocuk yapıyorsun. İyi kötü yaşayıp gidiyorsun işte. İşin var prestijli, eşin var güzel, bir de çocuğun. Tamam işte budur diyorsun.

Diyor musun? Çocuk parklarında eğlenceli zamanlar geçiriyorsun. Gibi. Karını çok seviyorsun. Gibi. En azından dışarıdan öyle görünüyor. Ne hoş çift değil mi, ay ne kadar da tatlı çocukları. Bir gün içkiyi fazla kaçırıyorsun bir cemiyet, sosyete (society anlamında) ortamında. Eşin hafif dürtüyor seni, aman diyim rezillik çıkarma, diye. Çünkü rezillik bir çekirdek ailenin en çok korktuğu şeydir. Sınırları belli hayatın çekirdekleridir çıtladıkları, kimi zaman çıtlattıkları. Sen, içtikçe içiyorsun. Meret senden beter çıkıyor. Kafayı buluyorsun, ortada öylece bağırıp çağırmaya başlıyorsun. Koskoca, çocuklu, iyi kariyerli, kocaman şirket arabalı adam... Belki de koskoca bilmem ne manager'i... Belki de bilmem ne CEO'su...

N'oldu sana kuzum birdenbire? Hani şu taş odada arkadaşlarınla 3-5 kuruşu biriktirip bira içip, rock yaptığınız günlere döndün. Hem yakışıyor mu senin CV'ne bunların hepsi? Aaaa... Bak şimdi Ayn Rand'dan alıntı yapacağım sana... Yap be üstadım, yap be mirim, hatta dur sen ben sana Heidegger'den alıntı yapayım, şöyle alnının ortasına... Dur sen dur, o eski gitarımı getirip kafanda parçalayayım... Hatta dur o bana verdiğin şirket arabasına da şuracıkta hazırladığım molotof kokteyliyle bir sürpriz yapayım... Çağır şu benim üstüm müdür, astım mıdır, müdür müdür neyse işte, ona da bir çift lafım var... Canım ne istiyor buluyor musun, şöyle ağır ağır ama yavaş yavaş, şöyle içten içten ama küfretmek... Rezillik mi? Ulan ben mi istedim bu hayatı? Siz istediniz. Siz öyle olsun dediniz, ben de yaptım. CV'mi CV ne be? CV neeeeeee!!! Hayatım mı, istediklerim mi... Al o okulları, kolejleri, havalı eğitimleri bir yerine monte et... Ben gidiyorum, ben yokum...

Ben yok'um... Ne güzel ama... Beni saymayın, ben bir hiçim, öylesine bir arkadaşa bakmaya geldim... Haytayım, öylece dolanıp duruyorum... İşim mi, benim işim biraz değişik; daha doğrusu işim hiç belli olmaz... CV'm mi bir dakika şurda bir yerde olmalı...

Ne yazıyor, oku bakalım:

I live for myself and I answer to nobody.

No Response to "Bu hayat benim CV'mde güzel durmaz ama! (Ona da Resume derler ama neyse!)"